Dini Yüksek Öğretimde Din Eğitimi Dersinde Kullanılan Ders Kitapları Üzerine Bir İnceleme

Dr. Öğr. Üyesi Umut Kaya 2024-09-20

Dini Yüksek Öğretimde Din Eğitimi Dersinde Kullanılan Ders Kitapları Üzerine Bir İnceleme

Ülkemizde “Din Eğitimi Bilimi”nin bağımsız bir disiplin olarak kabul edilmesi, dünya geneline kıyasla biraz geç olmuştur. Bahsi geçen gecikmenin gerekçesi olarak farklı sebeplerden bahsedilmiş (Tosun, 2021, ss. 37-41), konu Cumhuriyet Türkiye’sinin kendi iç dinamikleri bağlamında da değerlendirilmiştir. Türkiye’de ‘Din Eğitimi Bilimi’nin teşekkülü, yüksek din öğretimi alanında teorik ve kurumsal düzeyde yaşanan gelişmelerle doğal olarak paralel bir seyir izlemiştir. Bu sürece etki etme bağlamında ilk olarak 1924 yılında açılan ve kısa bir süre sonra kapatılan Darülfünun İlahiyat Fakültesi ile 1949 yılında açılan Ankara İlahiyat Fakültesi öncelikli öneme haizdir. Her iki kurumda da din eğitiminin öğretim konusu yapılmadığı görülmektedir. Özellikle Ankara İlahiyat Fakültesi mezunlarının ilkokul 4. ve 5. sınıflar ile öğretmen okullarının 9 ve 10. sınıflarında derse girdikleri düşünüldüğünde (Tosun, 2009, s. 296), bunun bir eksiklik olduğunu söylemek çok zor değildir. O yıllarda, dini öğretmek için dini bilginin yeterli olduğu düşünülmüş, dinin nasıl öğretileceğinin bilgisi söz konusu edilmemiştir. 1959 yılında ülkenin din adamı ve din öğretmeni ihtiyacının karşılanması amacıyla ilahiyat fakültesinin yanı sıra “Yüksek İslam Enstitüsü” adında bir yüksek din öğretimi kurumu daha açılmıştır. Enstitü, öğretmen yetiştiren bir kurum olarak da düşünüldüğünden 1959-1972 yılları arasında uygulanan ilk programında öğretmenlik meslek bilgisi verebileceği düşünülen dini psikoloji, dini pedagoji ve hitabet dersleri de yer almıştır. Daha sonra 1972-73 ders döneminde ise öğretmenlik meslek derslerine (Teşkilat ve İdare, Halk Eğitimi ve Toplum Kalkınması, Hitabet, Eğitim Psikolojisi, Ruh Sağlığı ve Rehberlik, Ölçme ve Değerlendirme, Eğitim Sosyolojisi, Eğitim Bilgisi) yer verilmekle beraber, “dini pedagoji” ya da “din eğitimi” adı altında müstakil bir derse yer verilmediği görülmektedir. Enstitülerin, kapanışlarına kadar uyguladığı 3. programda “din eğitimi” adıyla herhangi bir ders yer almamaktadır (Kayabaşı, 2017, ss. 147-152; Kocaman, 2019, ss. 2532-2536). 1971 yılında Erzurum’da açılan İslami İlimler Fakültesi’nde de benzer bir süreç yaşanmıştır. Açılışta yer alan ilk programda “Pedagoji” isimli bir ders yer almasına rağmen, 1976 yılına gelindiğinde bu ders kaldırılmıştır. 1979-1980 öğretim yılında ise o zamana kadar “Pedagoji” ismiyle verilen dersin ismi “Din Eğitimi” dersine dönüştürülmüştür (Tosun, 2009, ss. 296-298). Din eğitimi dersinin programlarda istikrarlı bir şekilde yer bulmaması, bu alanda akademisyenlerin yetiştirilmesini de zorlaştırmıştır. “Pedagoji” dersi, önceleri yetişmiş öğretim elemanı olmadığı için “Din Psikolojisi Kürsüsü”ne, daha sonra 1962 yılında “Sistematik Felsefe Kürsüsü”ne, 1974 yılında ise yeniden “Din Psikolojisi Kürsüsü”ne bağlanmıştır (Arıcı, 1999, ss. 77-78). Tüm bu gelgitlerin sonunda, “Din Eğitimi Bilim Dalı” ilk kez Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi bünyesinde 13/5/1980 tarihinde “Din Eğitimi Kürsüsü” adı altında bağımsız bir bölüm olarak kurulmuştur. Bu bölüm, 1982 yılına gelindiğinde öğretmenlik formasyon derslerinin uhdesinde olduğu göz önüne alınarak “Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı” halini almıştır. 1991’de ise ilahiyat fakültelerindeki akademik sınıflamanın yeniden yapılması ve öğretim programlarının gözden geçirilmesi isteği doğrultusunda Yüksek Öğretim Kurulu tarafından görevlendirilen komisyonun teklifinin kabul edilmesi ile bugünkü “Din Eğitimi Anabilim Dalı” halini almıştır (Aşıkoğlu, 1994, ss. 87-88). Bununla beraber bugün özellikle İslami ilimler fakültelerinde “Din Eğitimi Anabilim Dalı” bulunmamaktadır. Bu fakültelerde Felsefe ve Din Bilimleri bölümü bünyesinde İslam Felsefesi veya Felsefe Bilimleri Anabilim Dalı ile Din Bilimleri Anabilim Dalı olmak üzere iki farklı anabilim dalı bulunmaktadır. Din Eğitimi Anabilim Dalı’nın kuruluşu geç olduğu gibi, gelişimi de çeşitli sebepler dolayısıyla çok hızlı olamamıştır. Bu bağlamda din derslerinin okullarda hiç yer almamasının savunulması din derslerine rejim adına şüpheyle yaklaşılması, din eğitimin hayatın doğal akışı içinde temel bir ihtiyaç olduğunun ve bu ihtiyacın bilimsel yolla karşılanması gerektiğinin geç fark edilmesi, bilen öğretir anlayışının yaygın olması, iktidarların uyguladığı din eğitimi politikaları, bilim insanlarının din ve din eğitimi alanına olumsuz yaklaşımları ve din eğitimi ile uğraşanların da bilim(selliğ)e mesafeli yaklaşımları gibi sebeplerle bu anabilim dalının gelişimini yavaşlatan unsurlar olarak ortaya konmuştur (Aydın, 2021, ss. 211-289; Bilgin, 1995, s. 11; Kızılabdullah, 2009, s. 309; Tosun, 2021, ss. 37-41). Bu konuda Din Eğitimi Bilim Dalı’nın gelişmesine yönelik olarak bazı araştırmacılar tarafından, Din Eğitimi Bilimi’nin alt bilim dallarına ilişkin teklif ve öneriler kaleme alınmışsa da bu çalışmaların hem arkası gelmemiş hem de söz konusu çalışmalar hayata geçmemiştir (Akyürek, 2010). Yukarıda sayılan gerekçelere ek olarak alanda yeterli sayıda akademisyenin olmaması da göz önüne alındığında, 1980 sonrasında bir din eğitimi dersinin varlığından söz edilebilse de ilgili dersin, ders kitaplarının yazılması için de belli bir zaman geçmesi gerekmiştir. Bu süre zarfında akademisyenler bazen kendi çalışmaları doğrultusunda, bazen derste işleyecekleri konularla ilgili topladıkları kitap bölümleri ve makalelerle derslerini işlemişlerdir. Bu durum üniversitenin özgür yapısı düşünüldüğünde hem akademisyen için bir esneklik sağlaması hem de öğrenciye araştırmacı bir kimlik kazandırması bakımdan olumlu olarak görülse de her öğrencinin aynı araştırma ve kaynak bulma kabiliyetinde olmaması sebebiyle kaynaklara ulaşamaması, üniversiteler arası konu birlikteliğinin sağlanamaması gibi olumsuz görülebilecek sonuçlara da neden olmuştur. Din Eğitimi dersi için hazırlanmış bir ders kitabı ihtiyacı Din Eğitimi koordinasyon toplantılarında da dile getirilen hususlardandır. Bir öğretim materyali olarak ders kitaplarının önemi tartışılmazdır. Üniversite seviyesinde dersin sadece bir kitaba bağlı olarak işlenmesi hem üniversitenin ruhuna aykırı hem de öğrencinin araştırma kabiliyetini köreltici bir durumdur. Bununla birlikte ortada herhangi bir kaynak kitap bulunmaması da akademisyenin bu alanda sürekli olarak çaba sarf etmesini gerektiren bir durumu ortaya çıkarmaktadır. Hiç şüphesiz akademisyenlerin elinde girdikleri ders ile ilgili kullanabilecekleri birden fazla ders kitabı olması, kaynak çeşitliliği, konunun farklı alanlarını farklı açılardan görme imkânı gibi hususlar yönünden ilgili akademisyene önemli katkılar sağlayacaktır. Günümüzde “Din Eğitimi” dersi için kaynak olarak kullanabilecek birçok ders kitabının olduğu görülmektedir. Bu durum aynı zamanda Din Eğitimi Anabilim Dalı’nın artık eskiye oranla daha hızlı geliştiğini göstermesi bakımından da önemlidir. Bu doğrultuda çalışmada, yüksek din öğretimi yapan kurumların programlarında yer alan “Din Eğitimi” dersinde okutulmak üzere hazırlanan kitapların incelenmesi ve değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Söz konusu ders kitaplarına geçmeden önce, Din Eğitimi Bilim Dalı’nın henüz emekleme çağı olarak görebileceğimiz ilk zamanlarında bilim dalının duayen hocaları tarafından hazırlanan bazı kitaplara kısaca değinmekte fayda vardır. Bunlar belki de din eğitimi derslerinde kullanılan ilk örnek kaynak kitaplar olmaları hasebiyle önemini hala korumaktadır. Ancak bu kitapların yeni baskılarının yapılmadığını da söylemek gerekir. Mezkur kitaplar arasında ilk zikredeceğimiz kitap Bayraktar Bayraklı ’ya ait olan İslam’da Eğitim (Batı Eğitim Sistemleri ile Mukayeseyeli) isimli kitaptır. Kitabın ilk basım yılı 1980’dir. Bayraklı’nın asistanlık tezi olarak hazırlanıp basılan eserin başında Ömer Çam Hoca’ya ait bir de tebrik yazısı yer almaktadır. Kitabını üç bölüm halinde kaleme alan Bayraklı, birinci bölümü eğitimin genel tarifine ve eğitimin diğer ilimlerle ilişkine ayırmıştır. İkinci bölümde ise felsefe ve eğitim arasındaki ilişki ortaya konulmuştur. Kitabın en geniş bölümünü oluşturan üçüncü bölümde ise İslami eğitim ele alınmıştır. Bu bölüm, “İslam Eğitimin Hareket Noktası, İslam Eğitiminin Prensipleri, İslami Eğitimin Metotları (Zihni, Kalbi ve Nefsi Eğitme Metotları), İslam Eğitimin Gayeleri ve İslam Eğitimin Uzun Vadeli Gayesi” başlıkları altında işlenmiştir (Bayraklı, 1997). Din eğitimi alanının bilimselleşme sürecine katkı sunan önemli kaynak kitaplardan bir diğeri, Beyza Bilgin’in doçentlik tezi olarak kaleme aldığı Türkiye’de Din Eğitimi ve Liselerde Din Dersleri isimli çalışmadır. Bilgin bu çalışmasında, Türkiye’de din eğitim-öğretiminin din merkezli eğitim öğretim ve medreselerin güç kaybetmesinden başlayarak liselerde din bilgisi derslerine kadar tarihsel gelişiminden bahsetmiştir. Bilgin bu süreci ele alırken, diğer laik ülkelerde din dersleri ve okullarda din öğretimi ile laikliğin bağdaştırılması gibi problematik başlıklarla konuyu ele almıştır. Daha sonra ise liselerde okutulan din dersleri bir alan araştırması ile oldukça derinlemesine bir şekilde ortaya konulmuştur (Bilgin, 1980). Burada zikredeceğimiz diğer bir kitap olan Eğitimi Bilimi ve Din Eğitimi isimli kitap da yine Beyza Bilgin’e aittir. Önsözünde ders kitabı olarak hazırlandığı belirtilen kitabın ilk baskısı 1988 yılında yapılmıştır. Kitabın ilk bölümünde Temel Kavramlara (Din Eğitimi, İlahiyat, Nakil ve Gelenek, Din, Terbiye-Eğitim ve Öğretim) yer verilmiştir. İkinci bölüm Din, Öğretim ve Eğitim konularına ayrılırken; üçüncü bölümde ise Eğitim Bilimi ile Din Eğitimi arasındaki irtibat kurularak Din Eğitimi Bilimi açıklanmıştır. Dördüncü bölümde din eğitimin faydalandığı diğer ilimlerle (din bilimleri, psikoloji, sosyoloji, iletişim) ilişkisi ele alınmıştır. Beşinci bölümde örgün din eğitimi faaliyetlerine yer verilirken, altıncı bölümde ise “yaygın din eğitimi faaliyeti olarak vaaz, vaizlerin görevleri, hitabet, Kur’an kursları, camiler ve Kur’an öğretiminde yeni metotlara gerek var mı?” başlıkları altında ilgili konular işlenmiştir. Kitabın en geniş bölümünü oluşturan “örgün eğitimde din eğitim öğretimi” başlığı altında ise din dersinin tarihi, din öğretiminde krizler, Tevhid-i Tedrisat Kanunu, Atatürk’ün din eğitimi ile görüşleri, laiklik, din dersinde öğretmen-öğrenci ve okul çeşitlerine göre din derslerine yer verilmiştir (Bilgin, 1995). Bu süreçte ilk olarak addedilen kitaplardan birisi de Kerim Yavuz tarafından kaleme alınan Günümüzde Din Eğitimi isimli çalışmadır. Bu eserin de basım yılı 1998’dir. Yavuz, eserini din eğitimini bir bilim dalı olarak geniş bir açıdan ele alma amacıyla yazdığını ifade etmektedir. Kitap 8 bölümden oluşmaktadır. Yazar giriş bölümüne, eğitimde karşılan güçlükler ve bu güçlüklerin din eğitimi ile ilişkisini ortaya koyarak başlamaktadır. Daha sonra bu başlık altında temel kavramlara ve İslam eğitimine dair tarihi realite ortaya konulmuştur. Daha sonraki bölüm “Din Eğitiminde Yaklaşımlar” başlığını taşımaktadır. Bu bölümde de din eğitiminin önemi, temellendirilmesi, sahası, konusu, gayesi, metotları gibi hususlar açıklanmıştır. İkinci bölümde konuya psikolojik bir temel kazandırılarak insanın eğitim ve inanma ihtiyacı ele alınmıştır. “Din ve Öğretim” başlığını taşıyan üçüncü bölümde ise, dini eğitim ve öğretim, din dersi kitapları ve öğrencilerin din dersinde cevap aradığı sorulara yer verilmiştir. Dördüncü bölümde din eğitiminde karşılaşılan problemler ele alınmıştır. Beşinci bölümde, ahlak eğitimi ve öğretimine yer verilmiş; altında bölümde ise din eğitimi ve öğretiminde eğiticilerin rolleri ele alınmıştır. “Eğitim ve Öğretim Yerleri” başlığını taşıyan son bölümde ise İslam’da ilköğretim yapılan yerler ele alındıktan sonra günümüzdeki eğitim-öğretim mekânları işlenmiştir. Daha sonra vaaz eğitimine yer verilen bölümde son olarak yüksek din eğitimi ve öğretimine yer verilmiştir (Yavuz, 1998). Bu başlık altında kendisinden kısaca bahsedilecek son eser, Halis Ayhan tarafında kaleme alınan Türkiye’de Din Eğitimi isimli çalışmadır. Kitabın ilk basım yılı 1999’dur. Kitapta Türkiye’de din eğitimin serüveni 1998 yılına kadar oldukça detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Kitap dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm 1920- 1933 yıllarını, ikinci bölüm 1933-1946 yıllarını, üçüncü bölüm 1946-1980 yıllarını, en kapsamlı bölüm olan dördüncü bölüm ise 1980-1998 yılları arasında Türkiye’de din eğitimi alanındaki gelişmeleri ele almaktadır

Anahtar Kelimeler :

Paylaş


Yorum Sayısı : 0